İçindekiler
VELAYET NEDİR?
Velayet bir çocuğun ergin olana kadar anne ve babasının gözetimi altında yetiştirilmesidir. Evlilik süresi içerisinde anne ve baba velayeti birlikte kullanırlar. Boşanma durumunda ise ergin olmayan çocuk hakim kararıyla kime bırakılmış ise velayet o ebeveynde olur.
BOŞANMA SONRASI VELAYET NEYE GÖRE BELİRLENİR?
Velayete ilişkin hükümler Türk hukukumuzda Medeni Kanunu’nun 182. Maddesi’nde ve 336. Maddesi’nde 3. Fıkrasında bulunmaktadır. 182. Madde velayetin belirlenmesi davaya bakan hakimin takdir yetkisine sunulmuştur. Kısaca hakim velayeti şöyle belirlemektedir : “Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.” Bu şu demektir; çocuğun hangi ebeveynle mutlu olduğunu hakim görmelidir. Bunun için de boşanma davalarında çocuk bir pedagog ile görüştürülür ve uzman pedagogun görüşü alınır.
Günümüzde hakimler çocukların yüksek yararı için velayeti tek taraftan ziyade ortak vermeye çalışmaktadır. Medeni Kanun’un 336. Maddesinde :”Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine verebilir. Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir.” denilmektedir. Yani çocuğun durumunda hakimin uygulayacağı kurallar bellidir.Bu maddelerin dışına çıkıldığında; ortak velayetin olabileceğini , çocuğun bir ebeveynde kalması değil iki ebeveynle ortaklaşa büyütülmesini de gösterir.
ORTAK VELAYET HUKUKUMUZDA NASIL DÜZENLENMİŞTİR?
Hukukumuzda “ortak velayet” hususunu açık ve net bir şekilde düzenleyen bir kanun maddesi yoktur. Zaten yukarıda velayete ilişkin maddeleri de açıkladık ancak onlarda da ortak velayetin verilebileceğini gösteren bir ifade yok. Ancak uluslararası hukukta da baktığımızda Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinde 3. Maddesinde sözleşmeye taraf devlete bir yükümlülük verilerek ortak velayet yolu açık yoruma dayalı olarak düzenlenmiştir. Çocuğun yararının korunması için yüksek tedbirler alması gerektiğini belirtmektedir bunlardan bir tanesi de aile birliği bozulan çocuğunun hangi ebeveyne verileceği veya velayetin ortak olup olmayacağı hususunun belirlenmesidir. Bir diğer Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Eklenen 7 numaralı protokolün 5. Maddesiyle eşler arasında eşitlik ilkesini getirmiş böylece çocuğun yararını daha yüksek ve eşit bir seviyede korumuştur. Bu maddede hem eşler arasındaki hem de çocuklarıyla olan ilişkilerinde hak ve sorumluluk açısından eşit olduğu belirtilmiştir. Yani hakim karar verirken bunu göz önünde bulundurarak ; çocuğun ortak velayet altında daha mutlu olup olmayacağını ve anne babanın da ayrı ayrı çocuklarıyla kişisel ilişkilerini ortaklaşa bir iş birliği içerisinde yürütüp yürütmeyeceğini gözetebilir.
PEKİ HUKUKUMUZDA BUNA İLİŞKİN DÜZENLENMİŞ MADDE YOK İKEN ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERİ SOMUT OLAYDA NASIL DİKKATE ALABİLİRİZ?
Aslında Türk Anayasa’sının 90. Maddesinin 5. Fıkrasında bir uyuşmazlık durumunda hakimin kanun yerine uluslararası sözleşmeyi uygulayacağını açıkça hüküm getirilmiştir. Bu sebeple yukarıda bahsettiğimiz hükümler ortak velayet için yorulabilir.
ORTAK VELAYET MUKAYESELİ HUKUKTAN GELEN BİR KAVRAM MIDIR?
Ülkeden ülkeye değişkenlik gösterebilir. Mesela İsviçre’de ,kanunda yapılan son değişiklik ile evlilik birliği dışında doğan çocuğun velayeti konusunda baba ile soy bağı kurulursa ortak velayet durumu söz konusudur. Ki genelde Avrupa Ülkelerinde evlilik dışı çocuk durumu pek yadırganmamakta, bu sebeple de yaşanılan toplum sorunları da kanuna göre uyarlanmaktadır. İsviçre’de tek başına velâyet kural, birlikte velâyet ise istisnaydı, yalnızca bazı şartların gerçekleşmesi halinde birlikte velâyet mümkündü. Ana ve babanın birlikte velâyete ilişkin ortak talebinin bulunması, ana ve baba tarafından çocuğun bakımının paylaşılmasını ve bakım giderlerinin bölüşülmesini düzenleyen bir anlaşma yapılmış olması ve yapılan bu anlaşmanın hâkim tarafından uygun bulunması halinde, çocuğun yüksek yararına olması koşuluyla hâkim, velâyetin ana ve baba tarafından birlikte kullanılmasına karar verebiliyordu.
Ancak 2014 yılında yapılan kanun değişikliğiyle ; ana ve babanın boşanması halinde mahkeme, çocuğun velâyetini, ikametgâhını, çocuk ile görüşme hakkını, ana baba yükümlülüklerinin bölüşülmesini ve çocuğun bakım giderlerine yapılacak maddî katkıyı düzenler; mahkeme bu düzenlemeleri, ana ve babanın ortak teklifini ve mümkünse çocuğun fikrini de dikkate alarak, çocuğun yüksek yararı doğrultusunda yapmaktadır.
Almanya’da ise ; ana ve babadan her biri, mahkemeye başvurarak, çocuğun velâyetinin birlikte kullanılmasına karar verilmesini talep edebilir. Önceden kanun değişikliği yapılmadan önce, doğan çocuğun velâyetini ana ve babanın birlikte kullanabilmeleri için, ortak başvuru yapmaları gerekmekteydi. Ancak Federal Almanya Anayasa Mahkemesi’nin 2010 tarihinde vermiş olduğu kararında annenin rızası olmaksızın babanın çocuğun velâyetini kullanamayacağına değinilerek, bu hükmün babanın velâyet hakkını ölçüsüz bir biçimde sınırlandırdığına dikkat çekilmiştir. Ancak bu durum sonra değişmiş, bir tane ebeveynin başvurmasıyla ortak velayete hükmedilebileceği belirtilmiştir.
ORTAK VELAYET SÜRECİ ÇOCUK İÇİN NASIL İŞLİYOR?
Evlilik birliği bozulan anne baba boşanma davası açarken kendi aralarında müşterek çocuğa kimin bakacağı konusunda kararlaştırabilir. Çoğu davada velayet annede kalmaktadır. Aralarında planlama yaparak çocuğun hangi günler diğer ebeveyni göreceği konusunda karar verebilirler. Yukarıda belirttiğimiz gibi ortak olmayan velayet durumunda eşlerden biri çocuğun velayetini alır. Ortak velayette ise bazı şartlar vardır:
• Çocuğun yararı mevcut olmalıdır. Yukarıdaki sözleşmelerde bahsettiğimiz gibi çocuğun yüksek yararı hakim tarafından gözetilmelidir.
• Eşlerin bu konuda anlaşmış olmaları gerekmektedir. Bunu aynı zamanda dava esnasında hakime mutlaka belirtmeleri gerekmektedir.
• Ana ve babanın çocuğu diğerine karşı bir silah olarak kullanmayacağı yönünde hâkimde izlenim bırakmaları gerekmektedir. Bunun sebebi de çocuğun yararının gözetildiği velayet hususunda çocuğun sağlıklı bir şekilde hayatını devam ettirmesinin amaçlanmasıdır. Çünkü bazı durumlarda
Hâkim somut olayın özelliklerine dikkat ederek ve çocuğun yararını her daim göz önüne alarak takdir yetkisinde bulunmalıdır.
ÇOCUĞUN PSİKOLOJİSİ AÇISINDAN HANGİ VELAYET TÜRÜ UYGULANMALIDIR?
Hukukumuzda uygulanan velayet tek taraflı velayet olsa da ortak velayetin çocuk için daha yararlı olabileceğini düşünmekteyiz. Genelde tek taraflı velayet anneye verilse de ortak velayette çocuk iki tarafı da eşit zamanlarda görmektedir. Tek taraflı velayette sıkıntı çocuğun diğer ebeveyni hiç görmemesidir. Ve bu da arasındaki kişisel ilişkinin zayıf kalmasına neden olmaktadır.
Çocuk tek taraflı ebeveynde sevgi eksikliği yaşıyor ve bu durum ileride onlarda travma oluşturuyor. İlerleyen zamanlarda toplumsal dünyalarında bu travmayı yaşamaya devam ediyorlar. Oysa ortak velayette tıpkı uluslararası sözleşmede belirtildiği gibi eşler arasında bir eşitlik mevcut olmalı, ortak velayet çözümüyle çocuk iki ebeveynle eşit şartlar altında yetiştirilmelidir. Sevgi ve güven eksikliği durumu olmaz , anne ve babasını yanında daha çok hisseder.
Tabi ki anne ve babanın arasındaki sürtüşme çocuklara yansımaktadır. Ebeveynlerin bu duruma dikkat etmelidir. Yoksa bu durum çocuğun psikolojisinde büyük sorunlar yaratabilir. Yargıtay bile çocuğun ortak velayet altında yetiştirilmesi gerektiğini söylemektedir. Daha önce bu konuda hiçbir karar vermeyen Yargıtay, 2016 yılında büyük bir emsal karar verip evliliğin bitmesiyle annelik ve babalık vasfının kaybolmayacağını ve çocuğun psikolojisi açısından da ortak velayet kararının doğru olduğuna vurgu yapmıştır. Bu karar hem çocuğun ve ebeveynlerin psikolojik durumu açısından iyi, hem de kamu düzeni içerisinde çocuğu korunması açısından çok olumlu bir karar olup Yargıtay ortak velayet ve tek taraflı velayetin farklılıklarına da değinmiştir.
BU FARKLILIĞI YARGITAY ŞÖYLE ÖZETLİYOR :
• Ortak velayette müşterek küçük, fiilen bir ebeveynin yanında kalır, diğer ebeveyn için ise şahsi münasebet ve iştirak nafakası tek taraflı velayette olduğu gibi belirlenir. Ancak, ortak velayet hükümleri gereği; müşterek küçüğün eğitim göreceği kreşi, okulu, kursu, etüt merkezini ve diğer sosyal etkinlikleri için kaydolacağı ilgili yerleri anne-baba ortak mutabakat ile belirler.
• Çocuğun sağlık durumu ile ilgili olarak küçüğün göreceği yataklı tedavi, yataklı tıbbi yardım, olacağı operasyon söz konusu olur ise, taraflar ortak karar verecek.
• Çocuk her ne sebeple olursa olsun yurt dışına diğer ebeveynin onayı ve imzası olmadan çıkarılamayacak.
• Tek taraflı velayette ise söz konusu durumlarda velayet sahibi ebeveyn tek başına hareket etme ve karar verme hakkına sahiptir. Velayet hakkı kötüye kullanılmadıkça diğer ebeveyn bu duruma itiraz edemez. Sonuç olarak ortak velayet, Türk hukukumuzda değişebilen ve yeni yeni uygulanmaya başlayan bir durumdur. Bir hukukçu olarak çocuğun psikolojisinin bu durum için göz önünde bulundurularak hakimlerin ona göre velayeti belirlemesi gerektiği görüşündeyim. Çünkü annesi babası boşanmış bir çocuğun psikolojisi, anne ve babanın durumları ne olursa olsun ortak hareket etmelerine bağlı olduğu kanaatindeyim. Çocuğun gelişimi anne ve babanın ortak hareket etmesine bağlıdır, bir oraya bir buraya çekiştirilerek yaşaması kendilerinin geleceği açısından iyi olmaz. Uzman psikologlar ve pedagoglar da aynı görüştedir.Anne ve babanın ayrılığı, ortak velayet hususuyla çocuk açısından bir nevi hafifletilir. Anne ve baba ortak hareket ederse çocuk kendisini yalnız hissetmeyecek ve yaşana büyük olayı en hafif sarsıntıyla atlatacaktır.